Köyüm Küçükkavak tozlu yolları
Bir ömür tüketen garip halları
Anlatayım devrilen çınarları
Dallar yaprağını döktü de gitti
Çok gıt hatırlarım zatı geçmişi
Aşık Veysel gibi tütün içişi
Evladının peşinde göçtü bu kişi
Arif'a Ali'ye yandı da gitti
Çay yolunda bağ beklerdi bir dede
Atının önüne çıkana lira vermede
Tez gömdüler Murad'ım görmede
Mernmet Kâ hayalle avundu gitti
Boyu ufacıktı sevimli zattı
Kızı Fati ile çok sığır güttü
Kırşehir'de valiyi elde etti
Aşır'a Yurum'a küstü de gitti
Babayiğit ama hep karnı açtı
Bir paket türüne tarlayı sattı
İççim Sultan'a da çok dayak attı
Koca Hüseyin kör pişman utandı gitti
Talih kuşu omuzuna konmadı
Ne motoru ne kendisi onmadı
Elif bacıyla az Çin askeri kırmadı
Paslı da Mustafa'sına güvendi gitti
Vakti zamanında seferberlikmiş
Askerdeyken Emin'ini kaybetmiş
Herkes düzde yorar o gende gitmiş
Ali Çavuş eşekten düştü de gitti
Maraşalım derdi saçları aktı
Su içer dedikçe depeye dikti
Alamadı Haçça'yı boynunu büktü
Hacasan boş aşka aldandı gitti
Tarlası satıldı çifti bozuldu
Oğlunun tornunun sözüne uydu
Otuz yıllık sakal kökten toz oldu
Apisef İstanbul'u tattı da gitti
Çok iyi komşuydu hem de neşeli
İncitmez kimseyi açıktı eli
Cahiller elinde yetti eceli
Bâ Gardaş iki oğlunu aldı da gitti
Felek güldürmedi ağladı durdu
Genç oğullarını toprağa verdi
Yatalaktı her yanını dert sardı
Karagıcık deriye sarıldı gitti
Oğlu Sülük askerde vefat etti
Felek Şahan'ının belini büktü
Kamil'i kayboldu karı terketti
Sali'a kafirim billa dedi de gitti
Hep doğru söylerdi gerçek biçerdi
Kuru ekmek yer soğuk su içerdi
Seksen yıllık ömrünü taşla geçirdi
Daşçı Osman inadını etti de gitti
Kadir olmaz konuşulan her lafa
Yareninde göremedi bir vefa
Yürürken tepçirdi Dişsiz Mustafa
Tabutunu dört el tuttu da gitti
Köyün zenginiydi şu Omar Ağa
Güneşlerde sırtını verir toprağa
Az da olsa tereyağla kaymağa
Pekala dilini bandı da gitti
Misafir severdi hanesi şendi
Şekure bibiye karavrat derdi
Yenildi acıya bir nüzul indi
Aptulla Çavuş'un eli titredi gitti
Öküzleri karısından kıymetli
Ev damı dolabı asma kilitli
Yürüceğe göçtü şu Koca Veli
Hacı Omar'a kız olaydın dedi de gitti
Hoş sohbet adamdı aldım destana
Kır bekçisi durdu bağa bostana
Beş karı az geldi Abit Osman'a
Gök göz bıyığını domalttı gitti
Düzgün yaşadı hiç düşmedi acıya
Değer verdi eşyasına çocuğa
Yusuf Emmi kıymazdı Döne Bacıya
Mesela efendime söyleyim dedi de gitti
Bir gece eşeğini hırsız götürdü
Hüsne ebenin üstüne ferik getirdi
Tuz yollarında ömrünü bitirdi
Topal Abbas yüksekten uçtu da gitti
Şu çarpık düzenin tufanı bastı
Dünyaya darıldı talihe küstü
Şevket de sonunda kendini astı
Velhasıl ocaklar battı da gitti
Her gideni yazmak gerek değildir
Saygı duydum yazdım yermek değildir
Gayem isimleri vermek değildir
Daha niceleri rahmete gitti
Hepsi çile çekti kendi nalınca
Ersinler huzura cennet bulunca
Bizler bir gün kara toprak olunca
Derler ki Abdullah yazdı da gitti